Reyyan’ın çocukluğu
Reyyan’da kendine dair neler bulabilirsin bilmiyorum.Umarım hiç bir şey bulamayacağın kadar güzel bir çocukluk geçirmişsindir. Çünkü Reyyan ,sosyal çevresi tarafından içe kapanık olarak adlandırılan ,pasif ,dışlanılan ,pasaklı ,şişman bir kız çocuğuydu.Bu betimleme Reyyan’ın kendi betimlemesi değildi adlandırdığı bu sıfatlar çevresinden duyduğu ,kapı dinlerken öğrendiği, öğretmeninin annesine söylediği, babasından ,akrabalarından duyduğu kendisine yakıştırılan sıfatlardı.Reyyan elbetteki bu tamlamalar arasında kaybolmuş çocukluğunu arayıp bulup çıkartmak illaki istedi ama kader onun önüne bunların çok ötesinde bir şeyler bulup çıkartmakta çok hızlı davranmıştı.Evet.Reyyan bir mücadelenin ortasına doğmuştu.Reyyan’ın imtihanı olacak kadersel örgü anne ve babasının mutsuz evliliğiydi. Mutsuz evlilik derken öyle çorabını neden kirliye atmadın ,bayramda önce kimin annesine gidelim ,çocuğu boş yere ağlattın gibi mutsuzluklardan bahsetmiyorum.Reyyan ruh sağlığı pekte yerinde olmayan bir babaya , çocukluğunu yaşayamamış ve sindirilmiş ,sevgisiz kalmış bir anneye sahipti.Reyyan’ın babası Cabbar ,anlaşılamaz ,geçinilemez bir gün iyi olsa on gün kötü olan bir adamdı.Reyyan çoğu zaman babasından korksada onda hayran olduğu bazı özelliklerde vardı tabi.Mesela Cabbar bey çok iyilik sever bir adamdı nasıl olur diyeceksiniz değil mi ? İşte tamda burada ruh sağlığı devreye giriyor galiba çünkü evinde karısını ve çocuğuna kök söktüren bu Cabbar bey gün gelir fakirin fukaranın karnını doyurur, öksüzün yetimin başını okşar, sokakta hayvanlara yardım eder, bazı konularda mahalleliyi seferber edip bir iyilik yapılmasına vesile olurdu.Hiç bir inanca sahip olmayan Cabbar bey kendi anne ,babası ve kardeşleri tarafındanda çok benimsenememiş olacaktıki hep öyle bahsederdi.Eee neticede ateş olmayan yerdende duman çıkmaz.Velhasıl-ı kelam Reyyan babasının hangi yönünü örnek almalı bilemezdi kafası hep karışırdı.Çünkü dışarda insanlara bu yardımları yapan Cabbar bey ,evine gelir yemeği beğenmedi diye sofrayı yerle bir eder, karısı bir kusur işlese kafasını duvarlara vurur, bas bas bağırıp küfreder sonrada hiç bir şey olmamış gibi bir çay yapta içelim derdi hanımı Lalezar hanım’a .Ne yapsın gariban Lalezar ile Reyyan düzene ayak uydurur o ne derlerse yaparlardı.Reyyan çok küçük yaşta kimse için kimsenin umrunda olmadığını öğrenmişti.Ama yinede Reyyan kendini bildi bileli içinden gizli gizli hep Dayı diye ağlardı.Babasından sonra gördüğü tek normal erkek figürü olduğu için mi yoksa babasından daha çok dayısının iyiliğini ,sevgisini gördüğü için mi bilinmez hep bir yaşa kadar kurtarıcı olarak onu görmüştü tıpkı bir süper kahramandı Dayısı onun için .Kendisinin sevilmediğini düşündüğü bu dünyada onu mutlu etmeye çalışan sadece dayısı vardı.Aslında Reyyan annesinide çok severdi ama sonra sonra annesine olan sevgisinin yerini kızgınlık almaya başladı. Sebebi olarakta Reyyan hep şunu düşündü Anne koruyandır ,kollayandır,seven ve sevilendir ama benim annem benide kendinide koruyamadı ne babamdan ne çevremdeki insanlardan kolladı ,ne sevdi ne sevildi…Reyyan okula giderdi okulda mutsuz, eve gelirdi evde mutsuz ,dışarı çıkardı dışarda mutsuz, çünkü Reyyan güzel bir anda bile annesini düşünürdü.Kafasında hep şu sesler;
-Acaba kavga ettiler mi?
-Onları kavga esnasında kim ayıracak?
-Ya eve gittiğimde annemi ölmüş bulursam ?
Düşünsenize küçücük bir çocuksunuz ve aklınızda bu senaryolar.Ne kadar üzücü değil mi ?
Biliyor musunuz ? Reyyan küçükken hep birileri onu kaçırsın istermiş sebebini büyüyünce anlamış.Eminim herkes anlamıştır…
Yorumlar
Yorum Gönder